![Şu Bizim Taşlı Dünyamız](https://www.mkoc.net/imgs/950x534x2/delikli-in_1.jpg)
ŞU BİZİM TAŞ'LI DÜNYAMIZ
Ahmetlerli misin? Senin de kaderin "taş"tan yazılmıştır..."
Mustafa KOÇ
Doğduğunuz yer kaderinizdir. Ahmetler, taşın başında bir yer. Ben de işte bu taşın başındaki Ahmetler’de bir taş evde doğmuşum.
Ahmetler'i tanıtırken, Güğlen Dağını, Ketirleri, Torosların taşlı yamaçlarındaki büyük kaya tepelerin üstünü göstererek; biraz da gururla; “İşte şu taşın başında yaşıyoruz” deriz Çoğumuzun çocukluğu da işte bu taşların, kayaların arasında geçti.
“Taşın başı” deyimi, bilenlere biraz da yokluğu, yoksulluğu ve çaresizliği anlatır. Zaten Ahmetlerce’de “açlık çekmenin” adı da “taş gevmek”tir. Taşlı yollarda yürüdük, taşlı sokaklarda oynadık. En kolay oyun aracımız bile taştandı. Uzakça bir yere yassı bir taş diker, buna “kale” derdik; kaleyi de elimize aldığımız küçük taşlarla yıkma yarışı yapardık. Geceleri Issı Taş oynardık. Hiçbir şey bulamazsak en uzağa kim taş atacak diye yarışırdık. Ayak topunu bile iki taşı kale direği yaparak ortasında kocaman bir taş bulunan Kuyunun Alanında oynadık. Çukurdaki taşlı tarlada Fersinli arkadaşlarla köyler arası maçlar yaparken tirübin mi vardı; seyirciler taşların başına oturarak izlemişti bizi.
Analarımız babalarımız suyu taş oluktan içer; ekmeğini hep taştan çıkarır. Buğdaylarımız, Taşharman’da, Kaya Altı’nda, Taş Ardı’nda yetişir. Eskiden unumuzu Çataltaş’tan geçerek ırmaktaki taş değirmende öğütürdük. Bu yüzden ekmeğimizin, bulgurumuzun içinden dişimize hep taş gelirdi.
Eskiden evlerimiz taş duvarla örülür, damların üstündeki yongalar rüzgardan uçmasın diye üzerleri taşlarla bastırılırdı.
Bu taşlı dünyanın taş gibi sağlam karakterli insanları; Taş Çeşme’den su içer, Kalkan Taş’ı, Tıngıravık Taş’ı, Taşlıca’yı dolaşır, Teke Taşı’nda, Arı Taşı’nda, Tuz Taşı’nda hayvan otlatır.
Dedem, namazlarını Goramşadaki taş obanın önünde bir seccade gibi uzanan “Namaz Taşında” kılardı. Babam ya yollara taş döşer, ya da yollarda gördüğü taşları temizlerdi. Kara Osman Emmi, taşların arasından yeni yollar açma hastasıydı.
Bizim köyde birine iyilik dilekleri söylenirken, mallar ve canlar için esenlik dilerken; “Ayağına taş değmesin.” denir. Birisi kötü bir şey yaptığında; “Uyyy, başımıza taş yağacak…” diyerek endişelenir; çaresizliklerimizde “Bağrımıza taş basarız.”
Dedim ya Ahmetlerli misin, demektir ki senin de kaderin taştan yazılmıştır. İşte sağlam karakterli “taş gibi” erkeklerin, “taş gibi” kadınların yetiştiği bu taşlarla dolu küçük dünyamızda galiba ben taş gibi sağlam çıkamadım. Çünkü içimde taş çıktı.
Bir haftadır böbrek taşı sancısı çekiyorum. Doktorlar der ki; “Bu taşı kırdıracağız.” İçimde taş ocağı mı vardır nedir ki taş kırımı yapılacak bilemiyorum.
Şimdi bu yazıyı bitirip siteye verdikten sonra hastaneye koşup taşımı kırdıracağım. Ne demeliyim; hiç olmazsa hepinizden biraz “taş duası” bekleyebilir miyim? İyi senaryo, bu taşın kırılması da ondan...
Hiçbirinizin içinde taş olmasın tabi! Ama dışımızdaki taşları sevmekten de vaz geçemeyiz ki... Çünkü biz taşlarla çevrili bir dünyanın çocuklarıyız. Ahmetler’in taşını toprağını zaten bu yüzden sevmiyor muyuz?
***
Not: Bu yazı, daha önce ahmetler.net'te de yayımlanmış ve çok okunan yazılardan biri olmuştu. Yazıyı çok sevdiğim bir “taş” türküsüyle bitiriyorum:.
"Kalenin dibinde bir taş olaydım,
Gelene geçene yoldaş olaydım."
Tıklayın, dinleyin.
https://www.youtube.com/watch?v=fUH5BmnfXm