Bir HES Destanı
AHMETLER NEDEN DÄ°RENDÄ°, NASIL BAÅžARDI?
Ahmetler Kanyonundaki HES Mücadelesinin Kısa Bir Özeti
Mustafa KOÇ
2014 yılında; Bölge Ä°dare Mahkemesinin Ahmetler Köylüsünü haklı bulmasıyla Ahmetler Kanyonunda verilen HES karşıtı mücadelenin kazanılması, toplumda büyük yankı uyandırmıştı. O dönemde nereye gittiysem herkes bana aynı soruyu soruyordu:
“Ahmetler nasıl baÅŸardı?”
Ahmetlerli kadınların öncülüÄŸünde verilen mücadelenin başından sonuna kadar sözcüsü olarak görevlendirilmiÅŸ bir Ahmetlerli olarak bu sorunun cevabını vermek de bana düÅŸüyordu.
“Ahmetler’in HES KAVGASI / Bir DireniÅŸ Öyküsü” adıyla yazdığım kitap bitti. Fırtınalarla dolu üç yılın hikayesini böylelikle ölümsüzleÅŸtirdiÄŸimizi düÅŸünüyorum. Basıma hazır olan 300 sayfalık bu kitabın son bölümünde “Ahmetler Neden Direndi, Nasıl BaÅŸardı?” baÅŸlıklı bölümü burada, Ahmetler’n sitesinde paylaşıyorum.
Ahmetler’in bu haklı mücadelesi bütün Türkiyedeki HES karşıtı mücadeleler için de çok önemli derslerle dolu.
***
AHMETLER NEDEN DÄ°RENDÄ°, NASIL BAÅžARDI?
AHMETLER KANYONU HES MÜCADELSÄ°NÄ°N ÜÇ YILIN KISA BÄ°R ÖZETÄ°
NEREDEN NEREYE GELDÄ°K?
2013’teki HES mücadelesi, Ahmetler’i bütün Türkiye’ye tanıttı. Aslında Ahmetler 700 yıldır oradaydı; 1300’lü yıllarda Horasan’dan Anadolu’ya gelen öncü Türkmen oymaklarından biriydi; ama bugüne kadar kimsenin umurunda deÄŸildi burası. Sularına göz dikilmeseydi belki yine kimse tanımayacaktı. Ne zamanki derelerine HES yapılmak istendi iÅŸte o zaman Ahmetler’i herkes tanıdı.
Ahmetler kendi yoksulluÄŸuyla kendi halinde yaÅŸayıp giderken bir gün köylüler, yanı baÅŸlarında yüzlerce yıldır akıp giden ırmaktaki suyun; tanımadıkları ve hiçbir zaman buralara ayak basmamış birilerine satıldığını öÄŸrenince ayaÄŸa kalktılar. Anladılar ki kanyona yapılacak HES, sularını ellerinden alacak, kanyonlarını kurutacaktı. Artık hayvancılık ölecek, tarım yapılamayacak, kanyon çöl olacaktı. Kendi yurtlarında saldırıya uÄŸradıklarını düÅŸündüler. Dediler ki “sularımız elimizden alınırsa biz artık buralarda yaÅŸayamayız.”
Bir sürü yanlışla, hileyle yapılan proje, köylülerden gizli hazırlanmış, Ahmetler’e ve diÄŸer ilgili taraflara haber verilmeden onaylanmıştı. HES ÅŸirketi kanyona ÅŸantiye kurmak için sayısız giriÅŸimlerde bulunmaya baÅŸladığında öÄŸrendiler gerçeÄŸi. Bir devletin kendi insanına yapabileceÄŸi en büyük saygısızlık bu olmalıydı. Mahkemeye yapılan itiraz ise “60 günlük zaman aşımı” nedeniyle reddedildi. Bunu öÄŸrendiÄŸimizde: “Hakkın hukukun zaman aşımı mı olur?” diye bütün dünyaya haykırdık.
KANYON YOKSA AHMETLER DE YOK!
Bu proje; 700 yıllık bir köyün içme ve sulama suyu kaynaklarını, hayvancılığını, tarım alanlarını, turizm gelirlerini, kısaca geleceÄŸini tehdit etmekteydi. Fakir bir orman köyü olan Ahmetler’in ilerde yapılacak yatırımlarla geliÅŸtirilecek olan turizm gelirleri ellerinden alınmak istendi. Bu kanyon ve buradan akan sular ellerinden alınırsa biliyoruz ki Ahmetler de yok olacaktı.
HES ŞİRKETÄ° KÖYLÜLERE SÄ°LAH SIKTI
HES ÅŸirketi ısrarla iÅŸ makinelerini kanyona sokmaya çalıştıysa da her defasında köylüler buna izin vermedi. Ahmetlerliler, kendilerini bekleyen tehlikenin farkına vardı; komÅŸu köylerin, medyanın ve kamuoyunun desteÄŸiyle kanyona sahip çıktı.
Bu süreçte ÅŸirket silahlı adamlarıyla köylülere silahla saldırıp üstlerine iÅŸ makineleri de sürünce Ahmetlerliler kanyonda HES Çadırı kurdular ve nöbete baÅŸladılar. 2013’te büyük sosyal olaylara sahne olan kanyonda, köylüler, ÅŸirketin adamları tarafından dört kere silahlı saldırıya uÄŸradılar, üstlerine iÅŸ makineleri sürüldü, coplandılar, biber gazı yediler, iÅŸ makinelerinin önüne yatan kadınları gördük, yaralandılar ama yılmadılar, tek yumruk oldular; yaÄŸmur çamur, sıcak soÄŸuk demeden kanyonu beklediler ve ÅŸirketi kanyona sokmadılar.
Köylüler nöbete baÅŸlayınca kanyona büyük bir Jandarma birliÄŸi geldi. BaÅŸlangıçta Jandarma komutanları ÅŸirkete destek görüntüleri vererek köylüye karşı sert tavır takındılar. Ancak köylüler Jandarmanın ÅŸirkete verdiÄŸi gizli desteÄŸi deÅŸifre edince Jandarma tavır deÄŸiÅŸtirdi, doÄŸrudan müdahale etmedi ve sadece kanyona gizlice sokulan iÅŸ makinesini korumak için bekleme görevi yaptı. Jandarmanın ÅŸirketten yana tavır alması köylülerin gönlündeki asker sevgisine gölge düÅŸürünce biz de “Kimsenin, halkın askerine olan güvenini bir ÅŸirket adına kaybettirmeye hakkı yok” dedik. Ä°ÅŸte bu bir kırılma noktası oldu. Asker tarafsızlaÅŸtı; zamanla köylünün haklılığı ve kararlılığı herkesi ve doÄŸal olarak da resmi makamları daha ciddi düÅŸünmeye sevk etti.
-
Kanyondaki olaylar sırasında köylülerden biri: “Biz Antalya’nın zencileriyiz” diye haykırmıştı. Bu bir sahipsizlik duygusu, hayal kırıklığı ve güvensizlikti.
-
Bir baÅŸkası; “Burası bizim Çanakkale’miz” dedi; bu inançtı.
-
DiÄŸeri; “Hepimizi öldürün de tarihe geçin” diye bağırdı; bu kararlılıktı.
-
“Ä°kinci KurtuluÅŸ Savaşımız” diyen de oldu, bu umuttu.
-
Kulağımla duydum; “Bu HES için 30 yıldır konuÅŸmadığım adamlarla barıştım” diyenler de vardı. Bu da birlik ve dayanışmaydı.