SU TAŞIYAN BİR KARINCA OLMAK...
Son kitabım, KELİME HAZİNEM'le ilgili tanıtım görüÅŸmelerimde bu çalışmanın gördüÄŸü ilgiden mutlu oluyorum. GörüÅŸtüÄŸüm okullardan, öÄŸretmenlerden gelen olumlu deÄŸerlendirmeler bana bu projeyi daha da geliÅŸtirme cesareti veriyor. Bir yayınevi de kitapları incelemeye aldı.
Çocukların kelime öÄŸretimine katkı yapabilmek için çok mütavazı bir çaba olsa da bu konuyu önemsiyorum. Sonuç olarak ben ancak sadece yangına “su taşıyan bir karınca” olabilirim ama bu konunun ciddiye alınmasına katkım olursa bu çok deÄŸerli olur.
Uluslararası PISA sınavlarında Türk çocuklarının okuduÄŸunu anlamada yetersiz kalmasından ve 20 puan geriye düÅŸmesinden rahatsızlık duydum. Bu çalışmaya bu nedenle baÅŸladım. Çünkü uzmanlar okuduÄŸunu anlama sorununun kelime hazinesi eksikliÄŸinden olduÄŸunu söylüyor.
Bu konuya dikkat çekmek ve calışmayı daha da geliÅŸtirmek için gönüllü okullarla, gönüllü öÄŸretmenlerle iÅŸ birliÄŸi yapmaktan mutlu olacağım.
“Bana bir kelime öÄŸretenin kölesi olurum” diyen bir kültürel alt yapımız var. Kimse kimsenin kölesi olmasın ama çocukların söz daÄŸarcığı eksikliÄŸinin hızla giderilmesi gerekiyor.
Çünkü kelime hazinesi eksikliÄŸi uzun vadede bir milli sorundur.
Çünkü; bu böyle devam ederse toplumsal düÅŸünme kapasitemizi de etkileyecek önemli bir sorun haline gelebilir.
Sıradan bir insan günde 300 kelimeyle anlaÅŸabilir ama 300 kelimeyle düÅŸünme kapasitemiz geliÅŸmez, bilim ilerlemez.
Bu nedenle geliÅŸmek isteyen toplumlar ve okuyacak çocuklar, çok sözcükle yoÄŸrulmak zorunda.
Çünkü herkes;
BildiÄŸi sözcük kadar anlar,
BildiÄŸi sözcük kadar anlatır ve
BildiÄŸi sözcük kadar düÅŸünebilir.

