
CÄ°HAN PADÄ°ÅžAHINI TÄ°TRETEN MEKTUP
Kanunî Sultan Süleyman, sütkardeÅŸi büyük âlim ve velî BeÅŸiktaÅŸlı Yahya Efendi'den gelen mektup ile ÅŸaÅŸkına döner ama dergâha yanına gittikten sonra ülkesinde, kendisini ikaz edecek böyle âlimler bulunduÄŸu için ÅŸükreder ve gözyaÅŸlarını da tutamaz. Yahya Efendi'nin Kanunî'ye mektup yazdıran konu ise ÅŸöyle geliÅŸir:
Avrupalıların, Büyük Türk ve MuhteÅŸem Süleyman lakaplarını verdiÄŸi, Kanuni Sultan Süleyman Han, büyük bir âlim ve velî olan BeÅŸiktaÅŸlı Yahya Efendi'yle sütkardeÅŸti. Bu mübarek zat bir gün atıyla giderken iki papaz yolunu keser. Atın yularını tutup, ÅŸöyle derler:
“Yahya Efendi, Yahya Efendi! Söyle bakalım, sizin dininizde ölmüÅŸlerden vergi almak var mıdır?” Mübarek, ÅŸaşırmış bir hâlde cevap verir:
“Hayır böyle bir ÅŸey yoktur.”
Papaz cevap verir:
“Ama sizin sultanınız bizim ölülerimizden bile cizye alıyor bu nasıl oluyor?..”
Bunun üzerine Yahya Efendi hemen padiÅŸaha bir mektup yazar. Mektupta çok ağır ifadeler vardır: “OturduÄŸun o taht sana haram olsun, başına geçsin. Zulmün ölülere bile ulaÅŸmış da haberimiz yok. Bu yaptığın zulüm nedir? Derhal o tahtı terk et!”
Koskoca “Cihan Sultanı” bu mektubu alır almaz derhal yanındakilerle beraber yola çıkıp Yahya Efendi'nin BeÅŸiktaÅŸ'taki dergâhına gelir. “Hayırdır aÄŸabey! Ne suç iÅŸlemiÅŸim acaba?” diye sorar.
Yahya Efendi hâlâ celallidir:
“Daha ne olsun! Memurların gayrimüslim vatandaÅŸların ölmüÅŸlerinden bile cizye alıyormuÅŸ! Böyle zulüm olur mu?”
Padişah hemen yanında bulunanlara sorar ve bir ihmal olduğunu, kayıtların beş senedir yenilenmediğini anlar. Rengi sapsarı olur. Derhal kayıtları yenilettirir. Fazla alınan vergilerin hepsini iade ettirir ve helallik diler...
Kanuni Sultan Süleyman Han, bu arada tahta da oturmaz. “Memurlarımın bir hatasıdır” diye bir mazerete de sığınmaz ve doÄŸruca Yahya Efendi'ye gidip;
“Dediklerini hallettim, ÅŸimdi tahtıma oturabilir miyim, aÄŸabey?” diye sorar. Bir “Gönül Sultanı” bir “Cihan Sultanı”na emreder:
“Git artık nasıl oturursan otur! Sen bir cihan sultanısın, bunun gereÄŸini hakkıyla yerine getir!”
Koca Kanunî dergâhtan ayrılırken, ülkesinde, kendisini ikaz edecek böyle âlimler bulunduÄŸu için ÅŸükreder ve gözyaÅŸlarını da tutamaz!..
(alıntı)