![Mustafa KOÇ](https://www.mkoc.net/imgs/80x80x1/img-0149_2.jpg)
Mustafa KOÇ Yazarın Tüm Yazıları
ÖZGEÇMİŞ Antalya Manavgat Ahmetler doğumluyum. İlkokulu orada okudum. Aksu İlköğretmen Okulunu bitirdikten sonra 4 yıl ilkokul öğretmenliği ve okul yöneticiliği yaptım. Daha sonra girdiğim sınavları kazanarak Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Eğitim (Pedagoji) bö...
![Öğretmenlik Ne Hale Getirildi](https://www.mkoc.net/imgs/950x534x1/yesilbayir.jpg)
ÖĞRETMENLİK NE HALE GETİRİLDİ
Öğretmen Okulunu bitirken haziran ayı boyunca bütün derslerden bitirme sınavlarına giriyorduk. Okuldan 30 Haziranda mezun olmuş, temmuz içinde atamalarımız yapılmış, 1 Ağustosta da ilk aylığımızı almıştık.
Bizler mutlu öğretmenlerdik. Çünkü o zaman öğretmen, toplumun en itibarlı kişisiydi. Devlet, öğretmenine değer veriyordu. Çünkü öğretmene verilen değer, eğitime ve bu ülkenin çocuklarına verilen değeri gösteriyordu.
Bir de bugüne bakalım.
Şimdi birçok okulda sözleşmeli öğretmen çalışırken elinde diploması olan yüz binlerce öğretmen, atama bekliyor. Ya KPSS ya da mülakat engeliyle atanamayan öğretmenlerin birçoğu pazarcılık, kuryecilik yapıyor. İşte görünen o ki atanamayan öğretmenler mutsuz.
Ya atananlara ne demeli?
“En yüksek maaşı öğretmenlere vermeliyiz” diye yola çıkan Cumhuriyetin öğretmenleri şimdi ekonomik sıkıntı içinde olduklarını haykırıyorlar. Özel okul öğretmenlerinin çoğunluğu ise asgari ücrete yakın bir ücretle çalışıyor.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi halen bir devlet okulunda görevli öğretmenler ise şimdilerde sınava çağrılıyor. Meclise sunulan ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu' yasalaşırsa öğretmenlerin bu “Kariyer Basamakları Sınavı”na alınacak. Bu sınavlara hazırlık için reklam veren dershaneler bile var.
Diplomalarını alıp mimar, doktor, hakim, avukat ya da mühendis olanlar, meslekteyken sınavdan geçiriliyor mu? Ama öğretmenlik mesleği o hale getirilmiş ki ellerindeki diplomalara karşın ülkenin en büyük meslek grubu, yani sınav yapan öğretmenler sınava zorlanıyor. Bu sınavlarla bazı öğretmenlere başöğretmenlik de verilecekmiş. Buna karşılık sosyal medyada bazı öğretmenlerin; “Bu ülkenin bir tek başöğretmeni var” demesi de çok anlamlı geldi.
İlköğretim Müfettişliği kurumu kaldırıldığı için artık denetlenmeyen ve değerlendirilmeyen bir eğitim sistemi var. Buna karşın öğretmenlik mesleği sınava sokularak eğitime yeni bir sorun daha ekleneceğe benziyor. Ezber bilgilerin sorulacağı sınavlarla, mülakatlarla başöğretmen olunur mu? Öğretmen, yaptıklarıyla, ürettiği projelerle, okuduğu eğitim kitaplarıyla ve eğitime yaptığı katkıyla değerlendirilmeli. Bu sınavlar okullarda öğretmenler arasında huzursuzluklara, ayrımcılığa ve bir anlamda bölünmelere yol açabilir.
Bugün televizyonda bir öğretmen sendikasının Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun geri çekilmesi ve Kariyer Basamakları Sınavının yapılmaması istemiyle yaptığı yürüyüşü izlerken bunlar aklıma geldi ve bizim kuşağın öğretmenlerinin, Türkiye'nin altın yıllarında öğretmenlik yaptığını anladım.
Sokaklara bakınca anlaşılıyor ki çalışan öğretmenler de mutsuz.