
TÜRKÇE HER YABANCI KELÄ°MEYE KARÅžILIK BULUR
Çağımız etkileÅŸim çağı. Bütün uluslar birbirinden etkilenir. Kültürel olarak etk,lenir, soyal yönden etklenir, ekonomik yönden etkilenir. Bunları herkes biliyor. Ancak insan iletiÅŸiminin en yaygın aracı olan dilin diÄŸer dillerden etkilenmesi çok dahakolaydır. Teknolojinin, turizmin, ticaretin ve sosyal iliÅŸkilerin arttığı, adeta büyük bir köye dönen dünyamızda dilin etkilenmemesi olası deÄŸil.
Ne var ki dildeki etklenme kalıcı olursa bu bir kültür emperyalizmine de dönüÅŸebilir. Türkçe tarihin her döneminde diÄŸer dillerin etkisi altında kalmış, Osmanlı döneminde Farsça'dan ve Arapça'dan çok sayıda söz dilimize yerleÅŸmiÅŸ. Daha sonra bir edebiyat ve kültür dili olan Fransızcanın ve bir miktar da Almancanın etkisi altında kalan dilimiz yüzlerce batı kökenli kelimenin yerleÅŸmesini önleyememiÅŸ.
Bütün bunları Türkçenin doÄŸudan ve batıdan gelen rüzgarların dilimizie yerleÅŸmesinin zaman zaman zarar verdiÄŸini söylemek için yazdım. Ancak Türkçenin bir de yabancı sözlere karşı kendini koruyacak yapısal zenginliÄŸi olduÄŸunu da söylemk istiyorum. Ä°ÅŸte bunun enk güzel örneklerinden birini aÅŸağıdaki yazıda okuacaksınız.
Prof. Dr. Aydın Köksal'ın dışardan gelen bilim ve teknolojiyle ilgili kelimelere Türkçe karşılıklar bularak yaptığı katkıyı çoÄŸumuz ilk kez duyduk. Bu büyük dil sevalısının emekleri karşısında saygıyla eÄŸiliyorum. Herkes karşı çıkarken ÅŸimdi hepimizin diline yerleÅŸen ve hiç de yadırgamadığımız bilgisayar terimlerini TürkçeleÅŸtirdiÄŸi için onu kutlamak istiyorum.
Türkçenin güçlü yapısal özellikleri ve akıl ve mantıktan beslenen kuralllarıyla her söze bir karşılık bulacak güçte olduÄŸuna inanıyorum. AÅŸağıdaki yazıyı okuyunca dilimizin aynı zamanda bir bilim dili olacağına olan inancım daha da arttı.
BU çaÄŸda herkes birden çok dil bilmeli ve çocuklarımıza baÅŸka diller de öÄŸretmeliyiz. Ama önce kendi dilimizin kıymetini bilmek ve onu doÄŸru kullanarak geliÅŸtirmek zorundayız.
**
DÄ°LDE KARÅžILIK
1960’ların sonunda Türkiye’ye ilk bilgisayarlar ve donanımları getirilmeye baÅŸlandığında, herkes Computer diyordu. Printer diyordu. Memory diyordu. Komünikasyon, Ä°nstruction diyordu.
VE o zamanki tüm aydınlarımız bu kelimelerle anılması gerektiÄŸini düÅŸünüyorlardı.
Aydın Köksal’ın bu teknolojiye Türkçe karşılık bulma çabalarını eleÅŸtiriyorlardı.
Çok gereksiz ve saçma buluyorlardı.
Alay ediyorlardı.
Çünkü tutmaz diyorlardı.
Halk benimsemez diye düÅŸünüyorlardı.
Türkiye’de o tarihlerde yazılım üzerine çalışan ilk mühendis Aydın Köksal oldu.
Bu alandaki tüm çalışmalarını Türkçe olarak anlattı.
Computer yerine Bilgisayar dedi.
Prosesingi yerine Bilgi iÅŸlem dedi.
Memory yerine Bellek dedi.
Printer yerine Yazıcı dedi.
Ä°nstruction yerine Komut dedi.
Komünikasyon yerine iletiÅŸim dedi.
Çıktı, ileti, veri tabanı, yazılım dedi.
Bunların tamamını da Türkçe dil bilim kurallarına tam uygun olarak türetti.
Çünkü Türkçe dil bilimine de tam hakimdi.
Türkçe en iyi bilim diliydi. Yaptığının doÄŸru olduÄŸuna o kadar emindi ki, karşı çıkıp eleÅŸtirenlere hiç kulak asmadı.
Hatta 1980 yılından önce Tercüman gazetesinde, Nazlı Ilıcak bunu eleÅŸtiren bir köÅŸe yazısı yazmıştı.
Tutmaz demiÅŸti, kimse Computer yerine Bilgisayar demez demiÅŸti.
Makalesinde Aydın Hocayla alay etmişti.
Oysa, tüm geliÅŸmiÅŸ ülkeler, dışarıdan ithal ettiÄŸi teknolojik ürün ve hizmetlere kendi dillerinden karşılık bularak toplumuna öÄŸretiyordu.
Bizim batıcı cahil aydınımız bunu hiç görmedi.
Aydın Köksal'ın Türkçe Karşılık bulduÄŸu sözcük sayısı 2500’ü buldu. Bunların içinden 50 tanesi benimsense bana yeter demiÅŸti.
2500 sözcüÄŸün tamamı da tuttu, halkımız tarafından benimsendi.
Tüm ülke bunları kullanıyoruz.
Ä°leri görüÅŸlü olmak, kendinden emin olmak, kararlı olmak gerekiyordu.
Daha da önemlisi Atatürk’ü iyi anlamak gerekiyordu.
Macaristan’da Macar diline 4 yeni kelime ekleyen bir bilim adamının anıtını dikmiÅŸlerdi. Ama bakın görün ki benim ülkemde Türkçeye 2500 yeni sözcük kazandıran bu çok deÄŸerli bilim insanımızın hiçbir yerde anıtı yok ve gençliÄŸe öÄŸretilmiyor.
Tekel ve sıkıyönetim sözcüklerini, Ömer Asım Aksoy bulmuÅŸtu.
Kelime yerine Sözcük demeyi Melih Cevdet Anday türetmiÅŸti.
Ama Aydın Köksal tüm çabalarıyla Türk toplumunun, çaÄŸdaÅŸ bir biliÅŸim toplumu olmasını saÄŸladı.
Prof. Dr. Aydın Köksal, Fransızca, Ä°ngilizce, Ä°talyanca, Almanca, Ä°spanyolca biliyor.
“Biz kendi gücümüze güvenmeyi, Mustafa Kemal’den öÄŸrendik” diyordu.
Dünyanın deÄŸiÅŸik ülkelerinden, kurumlarından çok sayıda ödül aldı. Kıymeti biraz geç anlaşılsa da Türkiye’de de kendisine çok ödül verildi.
Allah, uzun ömür versin, saÄŸlıklı bir yaÅŸlılık nasip etsin, 84 yaşındadır, hala çalışmaktadır.
(Kenan Özek'ten Alıntı)