KURUMSAL
SON DUYURULAR

Söz Uçar Yazı Kalır - 1
NİÇİN YAZARIZ?
Mustafa KOÇ
Henüz on yedi yaşındayım; Ahmetler’e öÄŸretmen olarak atandım. Allah’ım, ne kadar istekli ve nasıl heyecanlıyım! Tek öÄŸretmen olarak beÅŸ sınıfı birden okutuyorum.
YetmiÅŸ öÄŸrencinin ders kitaplarını, çoÄŸu zaman sırtımda taşıdım. O zaman yol mu var sanıyorsunuz? Gençler Köyü (Gecereme) yolundan köye kadar 9 kilometre. Yürümekten baÅŸka seçeneÄŸiniz yok. Ama yürümeye uygun bir yol bile yoktu ki... Åžimdi arabalarıyla evlerinin önünde duranlar bunu anlayamayabilir. O yıllarda GoramÅŸa’nın üstündeki dik yamaçlardan, yani Kuzlu GözüktüÄŸü denen yerden yaya olarak köye çıkılırdı.
Ders kitapları gecikmesin diye kitapları ilk hafta Manavgat’tan alıp, iÅŸte bu yollardan köye çıkarıp çocuklara dağıtmıştım. (*) Öyle yapmasam, kitaplar ne zaman tamamlanır; nasıl derse baÅŸlardık, bilemiyorum.
Okulun ikinci günü 4. Sınıflarda ilk dersim Tarihti. ÖÄŸrencilere, ilk derste hangi konuyu göreceÄŸimizi hatırlatmak için Tarih kitabının ilk konusunu okuyup gelmelerini söyledim. O zaman ilkokulda bile zengin bir müfredat vardı. İlk konumuz da “Tarihin BaÅŸlangıcı”ydı.
Ertesi gün mesleÄŸimdeki ilk Tarih dersimde;
"Çocuklar, verdiÄŸim konuyu okudunuz mu? Söyleyin bakalım, Tarih neyle baÅŸlarmış?” diye sordum. Arka sıralardaki Hüseyin Koç, parmak kaldırarak ÅŸöyle cevap verdi:
“Tarih, T ile baÅŸlar öÄŸretmenim…”
Belli ki Hüseyin, kitaba bakmadan gelmiÅŸti. Ne kadar dürüstçe ve zekice bir cevaptı. Çok gülmüÅŸtüm. Sonradan bu hatıramı, Hasan Pulur’a da gönderdim ve Milliyet Gazetesinde yayınladı.
Tarih kitaplarının ilk konusunda “Tarih yazıyla, yazının icadıyla baÅŸlar.” diye yazar.
Gerçekte de; insanoÄŸlunun tarihi ve uygarlığı en derinden etkileyen buluÅŸu yazıdır. Binlerce yıldır bilgiler, yazı yardımıyla kuÅŸaktan kuÅŸaÄŸa aktarılabiliyor. Bizden önceki insanların deneyimleri, buluÅŸları, bilgileri eÄŸer yazı olmasaydı bugüne ulaÅŸamazdı. Bu nedenle anlatım ve aktarım aracı olarak uygarlığımızı yaratan da geliÅŸtiren de dil ve yazı olmuÅŸtur.
HaberleÅŸeme ve iletiÅŸim ihtiyacı ilk insandan beri var. İnsan, sosyal bir varlık olduÄŸu için toplu yaÅŸamaya ve iletiÅŸime gereksinimi var. KonuÅŸma dilinin ortaya çıkması da zaten bu ihtiyaçtan doÄŸmuÅŸ olmalı. BaÅŸlangıçta dumanla ya da her türlü iÅŸaretle baÅŸlayan iletiÅŸim ve haberleÅŸme ihtiyacı, çok zor yıllardan ve yollardan geçerek sonunda dilleri ve yazıyı yarattı. MaÄŸara duvarlarına kazınmış resimlerden, kil tabletlerden bugüne geldik.
Ama bir ÅŸey var; insanoÄŸlu konuÅŸmayı, haberleÅŸmeyi sevdiÄŸi kadar yazıyı da sevdi. Yazı yardımıyla bilgi; toplanıp saklanabilen ve ileriye aktarılabilen bir meta haline geldi. Bu durumu en iyi örnekleyen deyiÅŸ de ÅŸu: ”Söz uçar, ama yazı kalır.”
Zamanla yazma alışkanlığı çok geliÅŸti. Kalem ve kağıt, düÅŸünen her insanın en yakın dostu oldu. Kalıcı olmak ve yarınlarda yaÅŸamak için herkes bir ÅŸeyler yazmayı seviyor.
Eskiden duygu ve düÅŸüncelerini bir kağıda dökebilenler için “eli kalem tutanlar” deyimi kullanılırdı. Åžimdi ise “tüfek icat oldu, mertlik bozuldu”. Artık eli kalem tutan yok; eli klavye tutanlar var. Duygularımızı ve düÅŸündüklerimizi artık kalem yerine bilgisayar klavyesinin, tablet ya da telefonların tuÅŸlarıyla yazıya döküyoruz. Anlaşılıyor ki artık okuryazarlığın da adı deÄŸiÅŸecek ve bundan sonra insanlarda “Bilgisayar okuryazarlığı” aranacak. Çok yakın bir zamanda, sadece bilgisayar kullanmayı bilmeyenlere “cahil” deneceÄŸini düÅŸünüyorum.
Belki bir gün, zaman gelecek okul sıralarında bile kalem yerine bilgisayarlar kullanılacak. Çok uzak deÄŸil, her çocuÄŸun elindeki küçücük bilgisayarlar, öÄŸrencilerin omuzlarındaki ağır yükü, kocaman çantaları tarihe gömecek; dev ansiklopediler, kalın ders kitapları ve büyük sözlükler, bu minik bilgisayarlara yüklenecek; çocukların omuzları çökmeyecek; beli kamburlaÅŸmayacak.
Daha da ilerisi artık yazıyı bizim yerimize bilgisayarlar yazacak. Olmaz demeyin; bu teknolojini de ucu göründü. Bundan böyle aÄŸzımızdan çıkan sözleri bilgisayar ekranında yazıya çevrilmiÅŸ olarak göreceÄŸiz. Yani bilgisayarlar sesi yazıya çevirecek.
Günümüzde artık kalem yerine klavyelerin öne çıktığını görüyoruz. Gerçekten parmaklarınızı alıştırmışsanız bilgisayarla daha kolay yazabiliyorsunuz. Bana sorarsanız bu çaÄŸda yazı yazmak, yazar olmak eskiye göre çok daha kolaylaÅŸtı. Belki yazar olmak da kolaylaÅŸacak ve yazarlar çoÄŸalacak. Yazmak bu kadar kolay ve zevkli hale gelince belki de düÅŸünce hayatımıza binlerce yeni yazarlar katılacak. Bugün bile internet ortamında adı sanı bilinmeyen binlerce yazar dolaşıyor.
“Blog” adı verilen yazı paylaşım ortamlarında milyonlarca yazar var. Gazeteler ya da bazı internet siteleri, insanlara ücretsiz, kendilerine ait özel blog sayfaları açma izni veriyor. Burada yazarlık denemeleri yapabiliyorsunuz. Okuyucu bulursanız kendinizi tanıtmış ve düÅŸüncelerinizi baÅŸkalarıyla paylaÅŸmış olursunuz; ya da kendi yazılarınızı bir yerde biriktirmiÅŸ, saklamış oluyorsunuz.
GörüldüÄŸü gibi yazmamak için hiçbir nedeniniz yok, yazmaya baÅŸlarsak bunları yayımlamak eskisi kadar zor deÄŸil. İstiyorum ki herkes kendi ailesi ve hayatıyla ilgili, düÅŸünceleriyle ilgili bir ÅŸeyler yazsın.
Yazma iÅŸi sadece okuyarak ve yazarak geliÅŸiyor. İlk yazdıklarınızı beÄŸenmiyor olabilirsiniz. Ama zamanla daha güzel ÅŸeyler yazdığınızı fark edeceksiniz. Hiç kimse doÄŸuÅŸtan yazar olarak gelmiyor. Lütfen cesaretinizi toplayın ve bir ÅŸeyler yazın.
BirçoÄŸunuzun yazmak istediÄŸini ama cesaret edemediÄŸini biliyorum. Oysa çekinmenize gerek yok. DüÅŸündüklerinizi mutlaka yazın. Zaten gördüÄŸünüz gibi artık kalem kağıt kullanmadan yazabiliyorsunuz.
Yazma cesaretinizi artırmak için bu konuda bazı temel bilgiler edinmek de gerekiyor.
Çünkü yazarken uymamız gereken bazı kurallar da var:
Nasıl Yazalım?
Herkese yazma cesareti dilerim.
Mustafa Koç