"OHAA OLDUM YANİ"
Güzel Türkçemin Hali
Dilimiz Gelişiyor mu Yoksa Bozuluyor mu?
Mustafa KOÇ
Altıncı sınıftaki bir öğrencim, arkadaşıyla konuşurken bir olaya karşı tepkisini göstermek için; “Oha yani…” deyince şaşırdım. Yüzüne “Ne demek istedin?” der gibi baktığımda mahcup olacağını düşündüm. Oysa o hiçbir şey olmamış gibi gülerek baktı. Çünkü bu söz artık ona çok normal geliyordu. Kim bilir belki de iyi bir şey söylediğini düşünmüştü.
Güzel Türkçe Nereye Gidiyor?
Durdurulamaz bir iletişim çağında yaşıyoruz. İletişimdeki hızlı artış ister istemez etkilenmeyi de artıracaktır. Bu etkileşimden payını en çok alan ise konuştuğumuz dildir. Çünkü dil, günlük kullanım aracı olarak çağımızdaki kültür savaşlarının en önemli aracı, belki de en sinsi aracıdır.
Dil, tıpkı canlı bir organizma gibidir; durmadan yenilenir ve değişir. Hepimiz her gün farkında olmadan yeni kavramlar, yeni sözler öğrenmek zorunda kalırız. Bazen hiç farkında olmadan birçok yeni kavram ya da söz dilimize yapışıverir.
Ancak itiraf etmek zorundayız ki bu dış etkilere son yıllarda daha çok kapıldık. Türkçe, adeta doğudan ve batıdan gelen yabancı sözcüklerin istilasına uğramaktadır. Belki bu iletişim çağında bunu engellemek mümkün değil ama dilimizin kendine özgü yapısının bozulmasına da seyirci kalmamak gerekiyor.
Atalarımızdan bize miras olarak sadece iki dönüm arsa kalmaz. Asıl ve en değerli miras anadildir. Bu mirası korumak için duyarlı davranmazsak bundan en büyük zararı Türkçemiz görecek.
Gelişen bilim ve teknolojiyle ülkeler arasındaki sosyal ilişkiler durmadan artıyor. Eğer okullar öğrencilere bir dil bilinci, bir Türkçe sevgisi veremezse – ki veremiyor – etkileşim dediğimiz şey bozulmaya neden oluyor.
Dildeki bozulmayı daha iyi örneklendirmesi için biraz abartı da olsa çarpıcı bir örnek sunmak istiyorum. Her ne kadar gülüp geçilecek bir örnek de olsa farkında olmadan dilimizin böyle bir “değişime” yani bozulmaya doğru gittiği de görmezden gelmemeliyiz.
İşte 1965’ten 2025’ doğru konuşma dilimizdeki “gelişmeyi” (?) örnekleyen konuşmalar. Bir gencin kız arkadaşıyla iletişim kurmaya çalışmasını anlatmak için kullandığı dil, bu “değişimi” görebilmek için umarım biraz uyarıcı olabilir.
Önce biraz gülelim ama sonra da oturup biraz düşünelim mi?
Ne dersiniz?
Yıl: 1965
"Karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım. Nasıl bir edâ takınacağıma hükûm veremedim, âdetâ vecde geldim. Buna mukâbil az bir müddet sonra kendime gelir gibi oldum, yüzünde beni fevkalâde rahatlatan bir tebessüm vardı. Üstümü başımı toparladım, kendinden emin bir sesle: 'Akşam-ı şerifleriniz hayrolsun efendim' dedim"
Yıl: 1975
"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım. Ne yapacağıma karar veremedim, heyecandan ayaklarım titredi. Ama çok geçmeden kendime gelir gibi oldum, yüzünde beni rahatlatan bir gülümseme vardı. Üstüme çeki düzen verdim, kendinden emin bir sesle 'İyi akşamlar' dedim."
Yıl: 1985
"Karşıma âniden çıkınca fevkalâde şaşırdım. Nitekim ne yapacağıma hükûm veremedim, heyecandan ayaklarım titredi. Amma ve lâkin kısa bir süre sonra kendime gelir gibi oldum, nitekim yüzünde beni ferahlatan bir tebessüm vardı. Üstüme çeki düzen verdim, kendinden emin bir sesle 'Hayırlı akşamlar' dedim."
Yıl: 1995
"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım. Fenâ hâlde kal geldi yâni. Ama “Bu iş bizi bozar” dedim. Baktım o da bana bakıyor, “Bu iş tamamdır” dedim. Manitayı tavlamak için doğruldum, artistik bir sesle 'Selâm' dedim.."
Yıl: 2005
"Âbi onu karşımda öyle görünce çüş falan oldum yâni. “Oğlum bu iş bizi kasar” dedim, “Fenâ göçeriz” dedim, enjoy durumları yâni. Ama concon muyum ki ben, baktım ki o da bana kesik. “Sarıl oğlum” dedim, bu manita senin. 'Hav ar yu yavrum?'"
Yıl: 2025
"Ven ay vaz si hör, ben çok yâni öyle işte birden. Off, ay dont nov âbi yaa… Ama o da bana öyle baktı, if so âşık len bu manita... “Hay beybi!..”
***
İşte böyle alıştıra alıştıra, sonunda hepimiz “ohaa”, ya da “çüş” oluyoruz.
Affedersiniz ama “olmayalım” lütfen!
Acaba sonunda dilini ve düşünme yeteneğini kaybeden gençler mi yetiştireceğiz? Düşünmek gerekiyor…
Ana dili tadında sevgiler ve saygılar…