![Umudumuz Eğitimde](https://www.mkoc.net/imgs/950x534x2/mk2017kk.gif)
UMUDUMUZ EĞİTİMDE
Mustafa KOÇ / Güneş Dershanesi Kurucusu
Okullar açılıyor. 13 Eylülde Türkiye’de 15 milyona yakın öğrenci ders başı yatı. Çocuklarda tatlı bir sevinç; ana babalarda merak ve hoş bir heyecan… Her sene eylül aylarında aynı sevinçler, heyecanlar yaşanır. Bir gerçek var ki eğitim artık gündemimize girdi.
Gerçekte ülkemizde eğitim her zaman gündemde gibi görünse de aslında eğitim konuları tam olarak masaya yatırılamadı.Çünkü eğitim, cumhuriyetin kuruluş yılları dışında yeteri kadar tartışılmadı. Ya da toplumdaki en dinamik en bilinçli elemanları barındıran eğitim kurumları; aslında en tutucu, en az değişen kurumlar halini aldı. Bir müfredat değişikliği ya da ders kitaplarının yeni koşullara uygun olacak şekilde düzenlenmesi gibi konular bile uzun zaman aldı. Kısacası değişime ayak uydurma hızında beceri gösteremedik.
Oysa dünya durmadan değişirken, insanlar, çocuklar durmadan değişirken eğitimin bu değişimden uzak kalması düşünülemez. Eğitim, hem bilim ve teknolojideki gelişmelerden yararlanmalı hem de değişime hızla ayak uydurmalıdır. Bugünkü kuşakları, dünkü alışkanlıklarımızla, eski eğitim anlayışlarımızla yetiştiremeyiz.
Dünyadaki ve toplumdaki hızlı değişimden öncelikle eğitimin etkilenmesi zorunludur. Okullar da değişmek zorundadır; öğretim programları da öğretmenler de ana babalar da… Ancak o zaman eğitim, toplumu daha ileriye götüren bir itici güç olma görevini yerine getirebilecektir. Çünkü her şey değişirken elbette çocuklar da değişiyor. Değişen çocuklara değişen öğretim programları hazırlanmazsa, değişime ayak uyduracak donanımlı öğretmenler yetiştirilmezse, ana babalar kendi büyüklerinden gördükleri eğitim (ya da terbiye) alışkanlıklarını sürdürürlerse yeni koşullara ayak uyduracak, çağı yakalayacak kuşakları nasıl yaratabiliriz? Doğru eğitim vermezsek çağdaş dünyaya, yeni koşullara kolay uyum sağlayacak yurttaşlar ortaya çıkmaz. Çünkü eğitim bir toplumu kurtarma aracı olarak da kullanılabilir batırma aracı olarak da…
Bugün karşımızda bunca eğitim sorunu dikilip duruyor. Çünkü eğitim işlerine gereken yatırımlar zamanında yapılmadı, teknolojiden yeterince yararlanılamadı. Diğer yandan eğitim, hem tam olarak bütün insanlarımıza ulaşacak şekilde yaygınlaşmadı hem de eğitim öğretim programlarında hızlı değişim becerisini gösteremedik. Siyasi tercihler eğitimin “milli” yapısını zedeledi.
Unutmayalım ki bir zamanlar eğitim unutulmuştu; eğitim kurumları, sadece belirli siyasi görüşlere militan yetiştirme aracı olarak kullanılmak istenmişti. Okullarımız, öğretmen yetiştirme düzenimiz ve toplumumuz bundan çok etkilendi, çok zarar gördü. Her iktidarın bilimi ve gerçekleri görmezden gelerek eğitimle oynaması büyük ölçüde bir kalite kaybına yol açtı. Böylece önceki yılların sorunlarını da bugünkü kuşakların sırtına yükledik. Üstelik, ana babalar, öğrenciler, hatta büyük öğretmen kitlesi bile eğitim konularını uzun yıllar yeterince tartışamadı. Ya uygun tartışma özgürlüğü ortamı yaratılmadı; ya da yaşadığımız yılların sosyal ve ekonomik zorluklarından dolayı eğitimi tartışmaya sıra gelmedi.
Oysa artık durum değişti. Ne mutlu ki ana babalar, eğitimciler eğitim konularını tartışmaya başladı. Aileler çocuklarının daha iyi bir eğitim alabilmesi için kafa yoruyor ve ekonomik anlamda özveri gösteriyor. Milli Eğitim Bakanlığı, Avrupa Birliği koşullarını yerine getirme düşüncesiyle de olsa yeni programlar hazırlanacağını, her okula bilgisayar ve internet verileceğini söylüyor. Yani tutuculuğu sonu yok. Koşullar en tutucu kesimleri bile değişime zorladı.
Okullar açılırken, okul kapılarındaki ana babaların koşuşturmalarına iyi bakın. Çocuğunu yazdıracağı okulu ve öğretmeni bulmak için kuralları zorlayan ailelere bakın. ÖSS’ye katılan 2 milyon gence; LGS’ye başvuran 700 bin çocuğa bakın. Okul öncesi eğitimindeki patlamaya dikkat edin. Daha iyi bir gelecek ve daha iyi bir eğitim için dershaneleri dolduran milyonlara bakın.
İşte bütün bunlar, artık bu ülkede bir şeylerin değiştiğini, eğitimin öneminin geç de olsa kavrandığını gösteriyor. Evlerde eğitim konuşulmaya başlanmışsa bu ülkenin yarınlarından kuşku duymamalıyız. Ana babalar çocuklarının geleceğini daha iyi bir eğitimde görmeye, eğitim üzerine kafa yormaya başladılarsa korkmayın; ülkemizin geleceği aydınlıktır. Çünkü çocuklarına sahip çıkan toplumlar geleceklerine de sahip çıkıyorlar demektir. Çünkü yarınlara güven duymak istiyorsak umudumuz eğitimdir.