
EĞİTİM SOHBETİ
Antalya YüzYüze Gazetesinden Kubilay ELDEMÄ°RCÄ° ile yeni öÄŸretim yılı başında eÄŸitimim durumu üzerine yaptığımız eÄŸitim sohbeti gazetede yayımlandı. SöyleÅŸinin tamamını buradan da okuyabilirsiniz.
***
OKULLAR AÇILIRKEN EĞİTÄ°M SORUNLARINA BAKIÅž
NİTELİKLİ EĞİTİM SORUNUMUZ VAR
- Bu hafta okullar açılıyor. Yeni öÄŸretim yılına girerken Cumhuriyetin 100. yılında eÄŸitim hayatımızla ilgili neler söylemek istersiniz?
Türkiye büyük bir ülke. Hem nüfusu hem de eÄŸitimde alınan yola baktığımızda çok büyük geliÅŸmeler kaydettiÄŸimizi görürüz. Ancak yine de ülke düzeyinde eÄŸitimle ilgili çok önemli tartışmalar vardır ve eÄŸitim sorunları her zaman tartışılmaktadır.
Bir yandan eÄŸitimde büyük reformlar yapıldığı ve yeni eÄŸitim sistemiyle toplumun ÅŸahlanacağını söyleyenler var. Bir yandan da her ÅŸeyin çok kötüye gittiÄŸi, eÄŸitimin niteliÄŸi ve müfredat deÄŸiÅŸiklikleri, öÄŸretmen yetiÅŸtirme ve eÄŸitimdeki fırsat eÅŸitsizliÄŸi konusunda geriye gidildiÄŸi savunulur.
Elbette göreceli olarak her ÅŸeyde olduÄŸu gibi eÄŸitimde de iyi ÅŸeyler yapıldığını söylemeliyiz. Ancak önemli olan ülkenin en büyük bütçesini ayırdığı eÄŸitim iÅŸlerinde asıl deÄŸerlendirilmesi gereken eÄŸitimin sonuçları ve çıktılarıdır.
MEB’in örgün eÄŸitim istatistiklerine göre eÄŸitim çağındaki 20 milyona yakın çocuÄŸumuzu okullarda eÄŸitiyoruz. Bu sayı, ortalama bir Avrupa ülkesinin nüfusundan fazladır.
14 bini özel okul (yüzde 19) olmak üzere toplam 75 bin okulumuz var.
1 milyondan fazla öÄŸretmenimiz görev başındadır.
208 üniversitede yaklaşık 7 milyon öÄŸrencimiz var.
OkullaÅŸma oranıyla sınıf mevcutları konusunda önemli bir yol alındı.
Bütün bunlar elbette çok önemlidir. Ancak bunların hepsi eÄŸitimin “nicelik” yönüyle ilgilidir. Cumhuriyet, eÄŸitimin nicelik sorununu kısmen çözmüÅŸtür. 100. yılda öÄŸrenci sayısı, 2023'te yaklaşık 53 kat, öÄŸretmen sayısı da yaklaşık 93 kat artmıştır. Bunlar gurur vericidir.
- Hocam iyi gitmeyen sorunlarımız yok mu? Kamuoyunda ailelerin, öÄŸrencilerin ve öÄŸretmenlerin yakındığı birçok sorun olduÄŸu da biliniyor. Bu konuda neler söylersiniz?
Milli EÄŸitim Bakanlığı (MEB) tarafından yeni politikalar geliÅŸtirilmesine raÄŸmen, uzmanlar özellikle "nitelik" konusunda çok ciddi sorunlar olduÄŸunu söylüyor.
Yukarıda söylediÄŸimiz gibi nicelik sorunlarımız azalmış olsa da eÄŸitimde ciddi bir “nitelik” sorunu bulunduÄŸu açıkça görülebilir.
Okullarımızda bakanlığın müfredatlarda hedeflediÄŸi kazanımların ne kadarı gerçekleÅŸmektedir? Toplumun çok büyük bir kesimini ilgilendiren bu büyük organizasyonun iyi sonuçlar vermesini beklemek de her yurttaşın hakkıdır.
Okullar her ÅŸeyden önce toplum için “iyi insan, iyi yurttaÅŸ” yetiÅŸtirmeli; bireyin kendisi için de ilgi ve yeteneklerine uygun beceriler kazandırmalıdır. HedeflediÄŸimiz kazanımları gerçekleÅŸtiremiyorsanız, çocuklarınıza çağın gerektirdiÄŸi donanımları veremiyorsanız eÄŸitimde iÅŸlerin iyi gittiÄŸini söylemek zor olmaz mı? Bunu anlamak için de herkes kendi kendine ÅŸu soruların yanıtlarını düÅŸünmelidir:
Sorular, Sorular, Sorular…
Yurdun her köÅŸesindeki her çocuk, eÄŸitimde fırsat eÅŸitliÄŸine sahip midir? “Kimsesizlerin kimsesi” olan sosyal devletin sahip çıktığı baÅŸarılı çocuklar gerçekten gerekli fırsatı bulup kendini göstermekte midir, yoksa orada burada heder olup gitmekte midir?
Zorunlu eÄŸitimden yararlanamayan öÄŸrenci sayısı artıyor mu azalıyor mu?
Taşımalı eÄŸitim ya da ekonomik zorluklarla okullardan uzak kalan kız çocukları ne kadardır?
Birçok yerde sınıf mevcutlarının hala istenen seviyede olmama neden azalamıyor?
ÖÄŸretmen atamalarında “liyakat”a ne ölçüde uyulmaktadır? 1 milyona yakın fakülte mezunu 1 milyon öÄŸretmen atama beklerken hiçbir pedagojik formasyonu olmayanlar sınıflara girmekte midir?
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti, öÄŸrencilerine bir öÄŸün öÄŸle yemeÄŸi, üniversitede okuyacak gençlerine uygun bir yurt hizmeti veremez mi?
-Hocam nitelik sorunu dediniz; bunu biraz daha açar mısınız?
Åžu örneklerle nitelik sorunumuzu sorgulayabiliriz:
Çocuklarımıza okuma yazma öÄŸretiyoruz ama Türkçeyi iyi öÄŸretemiyoruz.
PISA uzmanları Türk çocuklarının okuduÄŸunu anlamadığını söylüyor. Çünkü çocuklar yeteri kadar kelime bilmiyor. Bir araÅŸtırma sonucuna göre Türk çocukları ilkokuldan üniversiteye kadar ders kitaplarında yaklaşık 8-10 bin kelimeyle karşılaşırken Ä°ngiliz okullarında bu sayının 42 bin olduÄŸunu okumuÅŸtum. 10 bin kelimeyle karşılaÅŸan bir çocukla 42 bin kelimeyi özümleyen çocukların aynı düÅŸünme ve zihin becerilerine sahip olduÄŸunu söyleyemeyiz.
Kendi dilimizi iyi öÄŸretmezken elbette yabancı dili de öÄŸrettiÄŸimizi söylemek zor. 12 yıl Ä°ngilizce öÄŸretiyoruz ama liseyi bitirenlerin de bir yabancı dili yeteri kadar öÄŸrenemediÄŸi biliniyor.
Okulların sınav hazırlık merkezlerine dönüÅŸtüÄŸü iddiaları var. Sınav odaklı sistem çocuklara sadece bol bilgi yükleyerek sadece sınavlarda baÅŸarılı olmasını ister. Oysa ortaokul ve lise öÄŸrencilerini acımasız bir sınav sitemine teslim ederken çok önemli bir ÅŸeyi ıskaladığımız da unutulmamalı: Beceri eÄŸitimi… Okullar çocuklara yaÅŸlarına ve yeteneklerine uygun zihinsel beceriler, el becerileri ve sosyal beceriler kazandıramıyorsa ne iÅŸe yarayacak? Hiç zaman kaybetmeden beceri odaklı bir eÄŸitim sitemine hazırlanmalı, “sınav için eÄŸitim” anlayışından vazgeçilmelidir.
Sınavda baÅŸarıyı saÄŸlayan iki unsur var: Ailenin sosyo-ekonomik durumu ve ana-babanın eÄŸitim düzeyi. Türk EÄŸitim DerneÄŸinden Prof. Selçuk PehlivanoÄŸlu bu konuda ÅŸöyle diyor:
“LGS'de anne-babasının eÄŸitim düzeyi ilkokul olan öÄŸrenci ile anne-babasının eÄŸitim düzeyi lisansüstü eÄŸitim olan öÄŸrenci arasında 120 puan fark var. Ülkeler arası deÄŸerlendirmelerde de en baÅŸarılı öÄŸrencilerimiz sosyo-ekonomik olarak avantajlı olan ailelerin çocukları. Türkiye, 43 ülke arasında PISA'da en iyi performans gösteren öÄŸrencilerinin daha çok sosyo-ekonomik olarak iyi ailelerin çocukları oldukları görülüyor.”
Bir araÅŸtırma sonucuna göre doÄŸruluÄŸuna güvenilir olan bu bilgilere göre anayasal bir hak olan iyi bir eÄŸitimi ancak belli kesimlerin çocukları alabiliyor.
Independent Türkçe’de yayımlanan bir rapora göre:
“Ä°lkokulu bitirmiÅŸ yaklaşık yedi çocuktan biri okuduÄŸu basit bir metni dahi anlayamıyor.
“12 yıllık zorunlu eÄŸitimi tamamlayan bir öÄŸrenci ancak 9 yıl eÄŸitim almış kadar öÄŸrenme düzeyine sahip olabiliyor.”
“Ä°lkokul ve ortaokulda haftada 5 saat matematik dersi verilmesine raÄŸmen 2022 LGS'ye giren yaklaşık 85 bin öÄŸrenci bir soruyu dahi doÄŸru yanıtlayamıyor.”
“2022 YükseköÄŸretim Kurumları Sınavı (YKS) Temel Yeterlilik Testi'nde (TYT) tek bir neti olmayan aday sayısı yaklaşık 97 bin.”
Ayrıca eksi netlerle öÄŸrenci alan üniversiteler var. Bu da uzun vadede nitelikli üniversite mezunu yaratabilir.
Bütün bunlar eÄŸitimde bir nitelik, kalite sorunu yaÅŸandığını göstermiyor mu?
- - Son olarak okullar açılırken velilere neler söylemek istersiniz?
Uzun yıllar eÄŸitimin içinde kalmış biri olarak bu ülke ana babaların çocuklarının eÄŸitimi için ne kadar özverili olduÄŸunu biliyorum. Ekonomideki tıkanıklıktan en çok onlar etkilense de çocuklar için yapılan fedakarlıkların karşılaşılan olumsuzlukların etkisini kısmen azaltacaktır. Sosyal devlet sözü sadece bir anayasa maddesi olarak var. Ama bizdeki “fedakar sosyal aile” aile yapımızla baÅŸarılı çocukların yetiÅŸeceÄŸine inanıyorum.
Ancak çocukların eÄŸitiminin önceki yıllardan daha büyük önem taşıdığını görüyorum. Bu nedenle zor koÅŸullarda çocuklarını özel okullara gönderen ana babaları da takdirle karşılıyorum.
Bir konuda umutsuzluğa kapılmamak gerekiyor. Sadece şunun iyi bilinmesi gerekiyor:
Ekonomi bir gün düzelir, bütün aileleri zorlayan enflasyon bir gün düÅŸer. Ama eÄŸitimde kaybedilen yıllar geri gelmez. Bu nedenle her ana baba bu yıllarda çocukların eÄŸitimine biraz daha yakın ilgi göstermelerini tavsiye ediyorum.
Yeni öÄŸretim yılında bütün öÄŸrencilere ve öÄŸretmenlere baÅŸarılı bir öÄŸretim yılı geçirmelerini diliyorum.