
ANTALYA'NIN TARİHİ ve FOTOÄžRAF ALBÜMLERİ
"Åžüphesiz ki Antalya, dünyanın en güzel yeridir." / Mustafa Kemal Atatürk
Antalya...
Her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turistin akın ettiÄŸi; denizi, tarihi ve doÄŸal güzellikleriyle, turistik alanlarıyla herkesin gözdesi.
Burada yaÅŸayan ve fotoÄŸraf çekmeyi seven biri olarak güzel Antalya'mızı çeÅŸitli yönleriyle tanıtan seçme fotoÄŸraf albümleri hazırlamaya çalışıyorum. Burada daha çok kendi çektiÄŸim fotoÄŸraflara yer versem de seçtiÄŸim bazı özgün fotoÄŸraflarla alıntı albümlerde çok deÄŸerli fotoÄŸraflar bulacaksınız.
Bu arada ANTALYA'NIN TARİHİNE de bir göz atalım:
"Antalya ili, Türkiye’nin güneyinde, merkezi Akdeniz kıyısında olan bir turizm merkezidir. Kuzeyinde; Burdur, Isparta, Konya, doÄŸusunda; Karaman, Mersin, batısında; MuÄŸla illeri vardır. Güneyi, Akdeniz ile çevrelenmiÅŸtir. Türk Riviera’sı Antalya kıyılarının uzunluÄŸu 630 km’yi bulur.
Tarihçe :
"Attalos Yurdu" anlamına gelen Antalya, II. Attalos tarafından kurulmuÅŸtur. Bergama Krallığı’nın sona ermesiyle (M.Ö. 133) bir süre bağımsız kalan kent, daha sonra korsanların eline geçmiÅŸtir. M.Ö. 77’de Komutan Servilius Isauricus tarafından Roma topraklarına katılmıştır. M.Ö. 67’de Pompeius’un donanmasına üs olmuÅŸtur. M.S. 130’da Hadrianus’un Attaleia’yı ziyaret etmesi ÅŸehrin geliÅŸmesini saÄŸlamıştır. Bizans egemenliÄŸi sırasında piskoposluk merkezi olan ismi görülen Attaleia, Türklerin eline geçtikten sonra büyük bir geliÅŸme göstermiÅŸtir. Modern ÅŸehir, antik yerleÅŸmenin üzerine kurulduÄŸundan, Antalya’da antik çaÄŸ kalıntılarına çok az rastlanmaktadır. Görülebilen kalıntıların ilki, eski liman olarak nitelenen liman mendireÄŸinin bir kısmı ve limanı çevreleyen surdur. Surların park dışındaki kısmında restorasyonu yapılan Hadrian Kapısı Antalya’nın en güzel antik eserlerinden biridir.
Antalya ÅŸehri ve çevresine antik çaÄŸda, “çok verimli” anlamına gelen Pamphylia, Batı kesimine ise Lykia denirdi. Milattan önce VIII. yüzyıldan itibaren buraya Ege denizinin Batı kıyılarından göçenler; Aspendos ve Side gibi ÅŸehirleri kurmuÅŸlardır. II. yüzyıl ortalarında hüküm süren Bergama Kralı II. Attalos, Side’yi kuÅŸatmıştı. Antalya’nın yaklaşık 75 km. doÄŸusundaki Side’yi alamayan kral, ÅŸimdiki il merkezinin olduÄŸu yere gelerek bir ÅŸehir kurdu. Buraya onun adı verilerek Attaleia dendi. Zaman içinde Atalia, Adalya diyenler oldu. Antalya, onun adından gelmektedir.
Yapılan arkeolojik kazılarda Antalya ve bölgesinde, günümüzden 40 bin yıl önce insanların yaÅŸadığı ispat edilmiÅŸtir. Milattan önce 2000 yılından bu yana bölge, sırasıyla; Hitit, Pamphylia, Lykia, Kilikya gibi kent devletlerinin ve Pers, Büyük İskender ile onun devamı sayılan Antigonos, Ptolemais, Selevkos, Bergama Krallığı’nın idaresine girmiÅŸtir. Daha sonra Roma Devleti, hüküm sürmüÅŸtür. Antalya’nın antik çaÄŸdaki adı Pamphylia idi ve burada kurulan ÅŸehirler bilhassa II. ve III. yüzyılda altın çağını yaÅŸadı. V. yüzyıla doÄŸru da eski ihtiÅŸamını kaybetti.
Yöre DoÄŸu Roma ya da Türkiye’de tanınan adıyla Bizanslıların hâkimiyeti altındayken, 1207’de Selçuklular tarafından Türk topraklarına katıldı. Anadolu Beylikleri devrinde ise Teke AÅŸiretinin bir kolu olan HamitoÄŸulları’nın egemenliÄŸine girdi. Teke Türkmenleri, Türklerin eski yurdu bugünkü Türkmenistan’da da nüfus olarak en büyük boylardan biridir. XI. yüzyılda bir kısmı buraya gelmiÅŸtir. Bugün Antalya’nın kuzeyi ile Isparta ve Burdur’un bir kısmı olan Göller Bölgesinin, bir adı da Teke yöresidir. Osmanlılar zamanında Anadolu eyaletine baÄŸlı Teke sancağının merkezi, ÅŸimdiki Antalya il merkeziydi. O yıllarda buraya Teke sancağı denirdi. İlin ÅŸimdiki adı ise aslında antik çaÄŸdaki adının biraz deÄŸiÅŸmiÅŸ ÅŸeklidir ve Cumhuriyet döneminde verilmiÅŸtir.
XVII. yüzyılın ikinci yarısında Antalya’ya gelen ünlü Osmanlı seyyahı Evliya Çelebi, kale içinde dört mahalle ve üç bin ev, kale dışında 24 mahallesi olduÄŸunu belirtir. Åžehrin çarşısı ise kale dışındaymış. Evliya Çelebi’ye göre limanı, 200 parçalık gemi alacak büyüklüktedir. İdarî bakımdan Konya’ya baÄŸlı Teke Sancağı’nın merkezi olan Antalya, Osmanlı imparatorluÄŸunun son yıllarında bağımsız sancak haline getirildi.
Kaleiçi; büyük bir bölümü yıkılmış ve yok olmuÅŸ at nalı ÅŸeklinde içten ve dıştan surlarla çevrilidir. Surlar, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirleri ortak eseridir. Surların 80 burcu vardır. Surların içinde kiremit çatılı 3.000 kadar ev bulunmaktadır. Evlerin karakteristik yapıları Antalya'nın sadece mimari tarihi hakkında fikir vermekle kalmaz, aynı zamanda bölgedeki yaÅŸam tarzını, gelenek ve görenekleri en iyi ÅŸekilde yansıtır. 1972 yılında Antalya iç limanı ve Kaleiçi semti, özgün dokusu nedeniyle "Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu" tarafından "SİT bölgesi" olarak koruma altına alınmıştır. Turizm Bakanlığı'na "Antalya- Kaleiçi Kompleksi" restorasyon çalışmasından dolayı, 28 Nisan 1984’de FİJET (Uluslararası Turizm Yazarları BirliÄŸi) tarafından Altın Elma Turizm Oskarı ödülü verilmiÅŸtir. Günümüzde Kaleiçi otelleri, pansiyonları, restoranları ve barları ile eÄŸlence merkezi haline gelmiÅŸtir.
Eski Antalya Evleri:
Yazların çok sıcak ve kışların ılık geçtiÄŸi Antalya'da eski evlerin yapımında soÄŸuktan çok, güneÅŸi önlemeye ve serinlik saÄŸlamaya önem verilmiÅŸtir. Gölgeli taÅŸlıklar ve avlular hava akımını kolaylaÅŸtıran özelliklerdir. Depo ve hol görevi yapan giriÅŸi ile üç kat üzerine kurulmuÅŸtur.
Yivli Minare:
Antalya’nın ilk Türk yapısıdır. Merkezde liman yakınındadır. Üzerindeki yazıta göre Anadolu Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat’ın yönetimi zamanında (1219-1236) inÅŸa edilmiÅŸtir. TuÄŸla ile örülen gövdesi, sekiz yarım silindirden oluÅŸur. Bu minarenin bitiÅŸiÄŸinde bir cami varsa da yıkılmış olmalıdır. Çünkü Minarenin yanındaki Cami daha geç devre, 1372 yılına aittir. Bir Türk BeyliÄŸi olan HamitoÄŸulları zamanında, TavaÅŸi Balaban adlı bir mimar tarafından yapılmıştır.
Ulu Cami:
Kesik Minare adıyla da bilinir. Aslında bir Bazilika olarak V. yüzyılda inÅŸa edilmiÅŸtir. İlk eserden çok az bölüm ayakta kalmış, Bizans döneminde deÄŸiÅŸikliklere uÄŸramıştır. Eser, Osmanlılar zamanında tamir görmüÅŸ, bir kısmı Mevlevihane olarak kullanılmış, sonra cami olarak hizmete açılmıştır.
Karatay Medresesi:
İl merkezindeki önemli Türk İslâm yapılarından olup XIII. yüzyıl ortasında inÅŸa edilmiÅŸtir.
Evdir Han:
20. yüzyıl baÅŸlarına kadar ulaşım at ve develerle saÄŸlanır, ticaret malları da bu hayvanlarla nakledilirdi. Kervanlar yollarda, “Han” ve kervansaraylarda konaklardı. İşte Evdir Han da bunlardan biridir. Antalya’dan kuzeye giden yol üstündedir. Bugünkü Antalya-Korkuteli kara yolunun 1 km. doÄŸusunda ve il merkezine 18 km. uzaklıktadır. En fazla dikkati çeken kısmı sivri kemerli portalıdır. XIII. yüzyılın baÅŸlarında yapılmış bir Selçuklu eseridir.
Kırkgöz Han:
Antalya – Afyon eski yolundaki ikinci durak yeri Kırkgöz Han’dır. Kırkgöz Han Antalya’ya 30 km. uzaklıkta bulunan Kırkgöz’de, Pınarbaşı mevkiindedir. Çok saÄŸlam bir durumdadır.
Düden Åželâleleri:
Antalya il merkezinin yaklaşık 10 km. kuzeydoÄŸusundaki bu ÅŸelâle, ÅŸehri simgeleyen tabiat güzelliklerindendir. 20 metre yükseklikten dökülür. Ana kaynağı Kırkgöz mevkisidir. AÅŸağı Düden Åželâlesi ise Lâra Plajı yolundadır. Kent merkezinin güneydoÄŸusunda, 40 metre yükseklikteki falezlerden denize dökülür. Antalya’nın simgeleÅŸmiÅŸ tabiat güzelliklerindendir.
KurÅŸunlu Åželâlesi:
İl merkezinin doÄŸusundaki Alanya yolunun 24. km’sindeki sapaktan Isparta yoluna girildikten 7 km. sonra ulaşılabilir. Bu tabiat harikası da en çok ziyaret edilen yerlerden biridir. Åželâle bir masal diyarından çıkıp gelmiÅŸ gibidir. YemyeÅŸil derin bir vadinin içindedir. Bütün çevresi yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüÅŸle gezilebilir. Yer yer gölcüklerin oluÅŸtuÄŸu sularda çok sayıda balık yaÅŸamaktadır. Aynı zamanda zengin faunası ile dikkat çeker. Düden, KurÅŸunlu ve Manavgat Åželâleleri, birçok Türk filminde mekân olarak kullanılmıştır. Hepsine de otobüsle rahatlıkla gidilebilir.
Lâra - Konyaaltı Plajı:
Antalya il merkezinin 10 km. kadar doÄŸusundaki doÄŸa harikası Lâra Plajı ile Antalya merkezinin batı kıyısındaki Konyaaltı Plajı ÅŸehrin en güzel kıyılarıdır.
Perge:
Antalya 18 km doÄŸusunda, Aksu Bucağı yakınındadır. Kilikya - Pisidia ticaret yolunun üstünde yer aldığı için önemli bir Pamphylia ÅŸehridir. KuruluÅŸu diÄŸer Pamphylia ÅŸehirleriyle aynı zamana rastlar (Milattan Önce VII yüzyıl). Perge, Hıristiyanlar için önemli bir kent idi. Aziz Paulos ve Barnabas, Perge’ye gelmiÅŸtir. Magna Plancia gibi kimi zenginler buraya önemli anıtlar kazandırmışlardır. İlk kazıların 1946 yılında İstanbul Üniversitesi tarafından baÅŸlatıldığı Perge’de; Tiyatro, Stadyum, Sütunlu Cadde, Agora’dan oluÅŸan ÅŸehir kalıntıları bulunmuÅŸtur.
Karain Mağarası:
Antalya’nın 27 km. kuzeybatısında, YaÄŸcılar sınırları içindeki Karain MaÄŸarasında bulunan kalıntılar Paleolitik, Mezolitik, Neolitik ve bronz çaÄŸlarına aittir. Bu maÄŸara, görülmesi gereken yerlerdendir.
Ariassos:
Antalya-Burdur otoyolunun 48. kilometresinde, sola dönülen bir sapaktan 1 km. içerdedir. Bir dağın yamacında kurulmuÅŸ olup, hamamları, kaya mezarları açısından görülmeye deÄŸerdir. Ariassos kentine girilen vadinin baÅŸlangıcında kentin en görkemli kalıntısı olan giriÅŸ kapısı yükselir. Roma devrinden kalma bu anıt, 3 kemerli ve dolayısıyla 3 giriÅŸli olduÄŸu için, yöre halkınca “Üç kapı” diye anılır. Kentin ÅŸaşırtıcı bir özelliÄŸi, dörtte üçünün, olaÄŸanüstü gösteriÅŸli anıtsal mezarlar olan nekropolis kalıntısı olmasıdır." (alıntı)
İşte bu tarihi dokuyu tarihle birlikte süsleyen onlarca turitik ve doÄŸal güzellikler bir aradadır.
Gören herkesin hayran kaldığı Antalya, gerçek bir dünya cennetidir. FotoÄŸrafçılar için de burası bulubnaz bir gösteri alanıdır.
ANTALYA FOTOÄžRAF ALBÜMLERİ
ÇektiÄŸim ve seçtiÄŸim fotoÄŸraflardan oluÅŸacak albümler, aÅŸağıdaki baÅŸlıklarla yayımlanacak.
Umarım beğenirsiniz...
1- Eski Antalya Fotoğrafları
2- Gökyüzünden Antalya / Bir de buradan bakın
3- Kalekapısı
4- İskele
5- Falezler
6- Konyaaltı
7- Konyaaltı Caddesi
8- Tarihi Yerler
9- Karaalioğlu Parkı
10- Düden Åželalesi
11- Lara
12- Bey Dağları
13- Toroslar