
Eski FotoÄŸraflar
İyi bir fotoÄŸrafçı olacağım zaten çocukluÄŸumdan belliydi :)
Mustafa Koç
ÇocukluÄŸumdan beri fotoÄŸraf çekerim. Ama bu cümlemi unutmayın; biraz sonra anlattıklarımı okuyunca anlayacaksınız. İyi bir fotoÄŸrafçı olacağım zaten çocukluÄŸumdan belliydi. :)
11 yaşımda yırtık ayakkabılarım, yamalı pantolonumla köyden öÄŸretmen okuluna gittiÄŸimde köyümü ne kadar çabuk özlediÄŸimi unutmuyorum. Annemi, babamı, kardeÅŸlerimi ve hele babaannemle anneannemi çok özlemiÅŸtim.
O yıllarda Aksu bile çok uzak bir gurbetti bizim için. Bu yüzden Aksu ÖÄŸretmen okuluna giderken de köye döndüÄŸüm zaman da anneme sarılınca ikimiz de aÄŸlaşırdık. Gerçi sevgili annem bu huyunu hala deÄŸiÅŸtirmedi ama hem evden ayrılırken hem de eve dönünce aÄŸlayışımıza hala anlam veremiyorum.
İşte köye geldiÄŸimde bu benim için unutulmaz bir hasret giderme seramonisi (töreni) olurdu. Aksu’ya gittiÄŸim yıl, İlk bayram tatilinde köye dönerken köydeki sevdiklerimin fotoÄŸraflarını çekmek bana çok heyecan veriyordu. Köyümün, daÄŸlarının yollarının, derelerin belki de ilk kez fotoÄŸrafı çekilecekti.
O zamanlarda fotoÄŸraf makineleri bu kadar yaygın deÄŸildi ki. Åžimdiki dijital makinelerin çıkması için 40 yıl beklemek gerekti. Bir arkadaşımdan aldığım üstten bakmalı Lubitell fotoÄŸraf makinesine bir film takıp köye geldiÄŸimde en çok annemin, babamın ve ebelerimin fotoÄŸraflarını çekmeyi düÅŸünüyordum. Özellikle onun bir kuyruÄŸu gibi ölünceye kadar hep yanında büyüdüÄŸüm için Hanife ebemin ayrı bir önemi vardı.
Tatil dönüÅŸü, her zaman olduÄŸu gibi, Cipcikli’den, KoramÅŸa’nın üstündeki KuzlugözüktüÄŸü’nden yaya olarak okula dönerken yollarda birkaç fotoÄŸraf daha çekip filmi bittirdim. En son fotoÄŸrafları da ırmağın tek geçit verdiÄŸi Köprü Ayağı denen yerde çektim.
Okula gitmek için Gecereme mezarlığında Akseki arabalarını bekliyoruz. Yanımda baÅŸkaları da var. Belki de okumaya giden bir iki çocuk birlikte dönüyoruz.
Makinemdeki film bitince müthiÅŸ bir heyecan duydum. Makinemdeki resimleri görmek için sabırsızlanıyordum. Merakımı bir türlü gideremiyordum. Nasıl olsa çekimler bitmiÅŸti. FotoÄŸrafçı olacak çocuk, filminden belli olmaz mı? Åžimdi artık onları film üzerince görebileceÄŸimi düÅŸündüm. Ve oracıkta makinedeki filmi çıkarıp negatifleri görmek için havaya kaldırıp ışığa tutarak baktım. Anladınız mı “İyi bir fotoÄŸrafçı olacağım o zamandan belliydi” deyiÅŸimin nedenini. Tabi bütün çektiÄŸim resimler yanmıştı.
Bu kötü hatıra benim fotoÄŸraf çekmeye duyduÄŸum ilgiyi azaltmadı. ÖÄŸretmenlik yıllarımda evimin bir köÅŸesine eski bir körüklü makineyi agrandizör yaparak karanlık oda kurdum ve resimleri kağıda bastım (tab ettim). Üniversitedeyken Ankara’da harçlığımı çıkarmak için de fotoÄŸraflar çektim.
Ama yukarıda anlattığım kötü anıyı bugün bile hatırladıkça üzülürüm. Hepsi bir yana ebelerimin fotoÄŸrafları gitmiÅŸti. Ne kadar üzülsem azdır; çünkü beni oradan oraya sırtında taşıyarak büyüten Hanife ebem, o yıl ben okuldayken vefat etti. Çok sevdiÄŸi çayırda bir incir aÄŸacının dibinde uyup kalmıştı. Ama iÅŸte gördüÄŸünüz gibi onun bir kare fotoÄŸrafını bile çekemeyen beceriksiz bir torunu olarak bugün kalkmış bir de fotoÄŸraftan söz ediyorum.
İşte eski fotoÄŸraflar denince hep yanan bu film aklıma gelir. Ama ben yine de sizlere bugün eski bir fotoÄŸraf getirdim. Bu yazıyı da bu fotoÄŸraf için yazdım.
ÖÄŸretmen olarak köye geldiÄŸim yıl çok iyi bir açıdan bir fotoÄŸraf çekmiÅŸim. Bu fotoÄŸrafı bir kitabın arasında buldum. Biliyorum, orta Ketir taraftan çekilmiÅŸ bir Ahmetler fotoÄŸrafı çoÄŸunuza pek tanıdık gelmeyecek. ÇoÄŸunuz köyümüzün eski ama doÄŸal halini görünce yadırgayacaksınız. Ama bana sorarsanız “KeÅŸke Ahmetler’in bu doÄŸal halini koruyabilseydik“ derdim. Yongaları, yonga üstündeki kaypıştaları(*) ve sıra sıra dizilmiÅŸ beyaz taÅŸları görünce bakalım ne düÅŸüneceksiniz.
Bu köyüm, bu fotoÄŸraftan daha eski bu kadar net bir fotoÄŸrafı var mı bilmiyorum. Varsa bana da gönderin. Ama bunu köyün en acemi fotoÄŸrafçısı olarak ben çektiÄŸim için Gecereme (Gençler) köyü yolunda yaktığım filmden dolayı - ben kendimi hala affetmedim. Ama siz beni affedin.
Sevgi ve saygıyla…
Ahmetlerce:
(*) Kaypışta: Kiremit devrinden önce evlerin üstü yonga adı verilen aÄŸaç parçalarıyla örtülürdü. Yongalar rüzgarda uçmasın diye üstüne taÅŸlar dizilirdi. (AÅŸağıdaki resim) İşte yongaların ve taÅŸların kaymasını önleyen örtmek için araya konan yassı aÄŸaç parçalarına da kaypışta deniyor.