
BÄ°R VEFA BORCU
BÄ°RAZ DA NOSTALJÄ°
Her düzeyde öÄŸretmenlik yapma ÅŸansı bulmuÅŸ biri olarak ilköÄŸretim çağı çocuklarını ayrı bir yere koyuyorum. Çünkü hayatımın en uzun yılları onların arasında geçti.
ÖÄŸretmenler, aslında çocuklardan da bir ÅŸeyler öÄŸrenen öÄŸrenciler gibidir. Ä°yi öÄŸretmen sadece iyi öÄŸreten deÄŸil, çocuklardan da öÄŸrenen olmalıdır. Hepimiz; eÄŸitimle, çocuk psikolojisiyle ve insan davranışlarıyla ilgili olarak çocuklardan çok ÅŸey öÄŸreniriz.
Meslek hayatına ilkokul öÄŸretmeni olarak baÅŸladım. Yüksek öÄŸrenimi bitirince de diÄŸer okullarda; ortaokul, lise ve dershanelerdeki üniversite hazırlık kurslarında öÄŸretmenlik yapma fırsatı buldum. Bir dönem de bir Yüksek Okulda, Psikoloji derslerine girdim. Hepsi benim için çok deÄŸerli birer deneyimdi.
Haydi onu da söyleyeyim; çoÄŸu kiÅŸi bilmez ama bu mesleÄŸe olan tutku nedeniyle kazandığım Hukuk Fakültesini terk etmekten sanık biriyim.
EÄŸitimin Temeli Okul Öncesinde ve Ä°lkokulda Atılıyor
Bütün bunları, sözü bir yere getirmek için yazdım: Her düzeydeki öÄŸretmenlikten mutlu oldum, elbette hepsinin ayrı bir atmosferi var. Ancak verdiÄŸiniz emeklerin karşılığını daha kısa sürede görme fırsatı veren ilköÄŸretim dönemi çocuklarıyla çalışmak, benim üzerimde daha deÄŸerli izler bıraktı. Sonradan ÅŸunu öÄŸrendim: EÄŸitimin temeli iyi atılırsa kalıcı oluyor. Zaten eÄŸitim bilimi de çocuklarda kalıcı davranışlar geliÅŸtirmek için okul öncesindeki ilk 6-7 yaşın ve ilkoku eÄŸitiminin belirleyici olduÄŸunu söylüyor.
Devletteki görevlerden istifa edip özel öÄŸretime geçtiÄŸim dönemde Antalya’da ilk kez ilköÄŸretim dershaneciliÄŸini baÅŸlattım. Böylece yıllarca ilköÄŸretim öÄŸrencileriyle çalışma ortamı doÄŸdu.
Dershaneler Niçin Kapatıldı?
2015 yılında “devlet baba” hiç de adil olmayan bir kararla dershaneleri kapattı. O sırada Antalya’da GüneÅŸ Dershanelerinin dört ÅŸubesinde 2500 öÄŸrencimiz, 120 öÄŸretmenimiz vardı. Ama hepsi bir anda elimizden alındı. DüÅŸünün ki aniden bir deprem oldu ve her ÅŸeyinizi kaybettiniz. Öyle de oldu.
O dönemde, “eÄŸer dershanelerin kapatılması, halkımız ve çocuklarımız için eÄŸitim sistemine bir yarar getirecekse bu uÄŸurda dershanelerimiz feda olsun” diye yazılar bile yazdım.
Dershaneler kapatılınca herkes sandı ki artık çocuklar sokak sokak kurs peÅŸinde koÅŸuÅŸturmayacak, bugünkü eÄŸitimin en büyük sorunlarından biri olan yarışmacı sınavlardan kurtulacak ve okullar iyileÅŸtirilecek…
Ne gezer, hiç de öyle olmadı; tam tersine, ÅŸimdi yurdun her köÅŸesinde; apartman katlarında, çoÄŸu denetlen(e)meyen, gizli açık binlerce dershane var. Hem de eskisinden daha fazla. Üstelik bütün okullar da adeta çocukları sınavlara hazırlayan dershanelere dönüÅŸtü.
Sahip olduÄŸumuz toplumsal deÄŸerler birer birer kaybolmaya baÅŸlayınca okulun çocuklara deÄŸerler öÄŸretmede baÅŸarılı olmadığı görülmüÅŸ olmalı ki “DeÄŸerler EÄŸitimi” diye projeler getirildi. EÄŸitimin bir deneme tahtası olmaması gerektiÄŸini ise bir türlü öÄŸrenemedik.
Harika Bir Özel Okul Deneyimi
Ä°ÅŸte o dönemde dershanelerimiz kapatılınca eÄŸitimden kopmamak adına biz de bir özel okul deneyimi yaÅŸadık. Diyebilirim ki 7 yıllık kolej deneyimi, adeta bütün meslek hayatımın altın yılları oldu. Severek yaptığınız her iÅŸi seversiniz. BaÅŸlangıçta iyi bir kadro kurmaya çalıştık. Büyük özverilerle, emek ve mücadeleyle, kendi çapımızda butik okulların iyi bir örneÄŸini yarattık. Okulun adını "Mutlu Çocuklar Okulu" koyduk. Çünkü herkes mutluydu; öÄŸrenciler de veliler de öÄŸretmenler de...
Okul ortamı dershane gibi deÄŸil; öÄŸrenciyle, aileyle daha yakın, daha uzun süreli ve daha kalıcı eÄŸitim deneyimleri yaÅŸatıyor. Bu kolej dönemi benim için kendi bilgi birikimim açısından da harika bir laboratuvar gibiydi. Bu nedenle okul ortamını daha çok sevdim diyebilirim.
ÖÄŸretmenlerle Kitap Kafe'de aylık kitap okuma, tanıtma ve tarrtışma etkinlikleri yaptık. DeÄŸerli arkadaşım Figen Güney'in öncülüÄŸünde okulun Ä°ngilizce öÄŸretim programı çok iyi oturmuÅŸtu. ÖÄŸrenciler Ä°ngilizce dergiler çıkarmış, Cambridge Sınavlarında derece almaya baÅŸlamıştı. Bir grup öÄŸretmen arkadÅŸalarla Figen öÄŸretmenin haftalık Ä°ngilizce kurslarında biz de dil öÄŸreniyorduk. Onlarca öÄŸrencinin ilk kez kiÅŸisel Resim Sergisi açmalarını teÅŸvik ettik. "Bizim için her yer derslik" sloganıyla her ortamda ders yapılabileceÄŸini gösterdik. Kendimize özgü bir okul kültürü yaratmaya baÅŸladığımızı görüyordum.
Bilgiden Daha DeÄŸerli Ne Var?
Ancak bir süre sonra okulun iÅŸleyiÅŸine de Covid virüsü bulaÅŸtı. EÄŸitim kurumunda eÄŸitimci ruh olmadan kendi çizginizi sürdürmek zorlaşıyor. Bir de bazı ÅŸeylerin “bilgi”den daha deÄŸerli olmaya baÅŸladığını anlayınca sonunda bir yol kavÅŸağına geldiÄŸimiz belli oldu.
Yanlış ticari partnerlerle bu iÅŸi daha fazla geliÅŸtirme ortamı bulamayacağımızı gördük. EÄŸitimcilikle baÄŸdaÅŸmayacak anlamsız tartışmaların öznesi olup kendimizi ve okulu yıpratmadan, mesleki ve ticari ahlakımızı korumak için bir karar aldık. Bizim için zor olsa da en iyi noktadayken, hiçbir yeri kırıp dökmeden, kendi isteÄŸimizle, sessizce özel okul sektöründen çekildik.